Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.
Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaneli
Nihayet miraçta tecelli eden aşk hikmeti... Allahın Resülü, Cebrail’in kanadında “Sidre-tül-Müntehâ”ya kadar gider. Yani son duraktaki ağaç, “Sidre-tül-Müntehâ” ...
Akl-ı küll’ün temsilcisi olan Melek der ki: “Ben bundan bir adım ileriye gidemem, ilerleyecek olursam yanarım, kül olurum!” ‘Allahın Sevgilisi sorar:
“-Buradan ileriye neyle gidilir? .. “
-Aşklal”...
Ve kendisini atar nur çağlayanına ve ulaşır
İşte aşk bahsinin son kelimesi: Özledığimiz gencın ilk vasfı aşk...
Tek heceli, tek kelime: AŞK ..
İmân ve Aksiyon, Necip Fazıl Kısakürek
Gerçi aşkı umman olarak insanda görmeyi beklemek muhal bir temennî. Zîra kâinâtın her bir zerresinde dolaşan aşk, bir vücutla kayıtlı olabilir mi? Fakat öyle vücutlar vardır ki, cilâlarının şiddetinden aynalaşmış ve aşkın mutlak hüviyetini gammazlayan birer gösterici olmuşlardır. Ancak onlara bakan kendini ve aşkın saf yüzünü görebilir. Aynaya bakan kimsenin kendini eksiksiz görmesi gibi. Kâinâtı kuşatan, hayır yaratan aşk, kendi mayası iken vücûda getirdiği eserden ayrı ve uzak olabilir mi?
Ateş Ağacı, Samiha Ayverdi
Aşk, bir başkasına muhabbet etmemek demektir, yapışıp ayrılmamak demektir. Âşık, sevdiğini bulursa ondan ayrılmaz. Aşk'ın sevgiyi de, şefkati de, şehveti de kuşatan, ama bunları da aşan bir boyutu vardır. Aşk, tensel haz değildir; sevgi, yoğun bir hâlin adıdır. Aşk'ta aşırı bir bağlanma hâli vardır. Aşk, geçici bir duygu değildir. Aşk; sevilende kaybolmaktır ve bir ifrat hâlidir, bir tür ruhsal rahatsızlıktır. Öyle ki aşk, duyu organlarının keşfedebileceği eksiklikleri görmeye de engel olur. Leyla kara kurudur. Mecnun buna rağmen âşıktır. Aşk, 'ben' değil, 'sen' demektir.
Mutlu Faniler, Hilmi Uçan
Seven sevdiğinin kuludur, onun elinde zelildir. Kulun mâlik olduğu her şey Mevlâ’sınındır.
Sevenin sevdiğine teslimiyeti tam olunca, seven sevdiğinden teslim aldığı her şeyi ona geri verir. Teslim aldığı her şeyi ona bırakır. İş değişir!
Uzak yakın olur. Seven sevilen olur. Mecnûn Leylâ’ya olan muhabbetinde sabredince, muhabbet tersine dönmüş, Leylâ Mecnun, Mecnun da Leylâ olmuştur.
Cilau'l Hatır, Abdülkadir Geylânî
Aşk denilen şey meğer ne şiddetli bir ruh fırtınasıymış? Görmeden sevilen bir güzelin sevgisi böyle aklı çileden çıkaracak dereceyi bulursa karşılıklı ateş alanların hâli acaba ne derece yakıcı olacak? Sevilen bir hayal insanı bu hâle getiriyor, bir gerçeğin yakışına yürek nasıl dayanacak?”
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Hüseyin Rahmi Gürpınar